Freud’un psikoanaliz teorisi, şiddetli bir şekilde eleştirilmiş ve yöntemlerinin geçerliliği sıklıkla tartışılmıştır. Ancak bu teorinin felsefe, psikoloji ve bilimsel tıp alanlarında zamanı için önemli bir ilerlemeyi temsil ettiğini kimse inkar edemez. İster sözde bilim isterse gerçek bilim olarak kabul edin, Freud’un bilinçaltını inceleyerek id yapısını yıkma konusundaki teorileri, 20. yüzyılda her disiplin üzerinde etkili oldu. “Zihnin harikalar diyarında, herkes kadar özgür olmalıyım.” – Helen Keller
Arzu ve bilinçaltına itmeHer insanın arzuları vardır ve bunlardan bazılarını, başkalarının yanında bastırmak zorunda hissedebilirsiniz kendinizi. Bazen bunun farkında bile olmayız çünkü bu arzular, bilinçaltımız tarafından kontrol edilir. Çoğu zaman, bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz biçimde değil, içinde yaşadığımız kültür tarafından kabul gören şekilde davranırız. Arzularımız böyle durumlarda sıkıntıya neden olur çünkü ahlak dışı, yasa dışı ya da yakışıksız olarak görülürler. Bu zıtlıklar, bilinç dışı bir şekilde rüyalarımızda, fantezilerimizde ya da dil sürçmesi olarak ortaya çıkar.
İLGİNÇ ÖZELLİKLER
Ego, id, ve superego1923 senesinde Freud, zihnin üç parçadan oluştuğunu ortaya koydu. Bir yanda, zihnin bilinçli kısmı olan ego vardır. Ego, kontrol ettiğimiz özelliklerimizi temsil eder. İd ise zevk prensibinin yönettiği bilinçaltımızdır.Son olarak, çocukluğumuzdan beri içselleştirdiğimiz ve suç ve ahlak anlayışımızı meydana getiren ahlak kurallarından oluşan süperego vardır. DelilikEski zaman düşünürlerinin söylediği gibi insan zihninin uyumlu olmaya ihtiyacı vardır. Burada dört temel kişilik tipi olduğunu söyleyen “dört unsurdaki” dengeyi sağlayan beyin hücrelerinden bahsetmiyoruz. Bunun yerine yukarıda bahsettiğimiz id, ego ve süperegoyu ele alıyoruz. Freud’a göre dengesizlikler sinir bozukluğu veya psikoz durumuna yol açabilir. O zamanlar bu teori önemli bir savdı, zira delilik ilk kez zihinsel veya fiziksel hasar görmekten bağımsız bir şekilde ele alınıyordu. Bilinçaltı teorisi ve psikoanaliz yönteminin uygulaması hakkında ilginç bilgiler 1. Dilin gücü: Bir hasta herhangi bir sorun nedeniyle bilinçaltının incelenmesini istediğinde, söylediği sözlere bakılıyor. Dil, iç çatışmanın ayırt edilebildiği bir alan. Dolayısıyla, kişi istediği konu hakkında kısıtlama olmaksızın konuşur. “Bilinaçtlı, dil gibi yapılandırılmıştır.” – Jacques-Marie Émile Lacan 2. Serbest çağrışım: Dil vasıtasıyla hasta, hala farkında olmadığı konuları açar. “Ego”su nedeniyle, bunları yüzeysel biçimde ayırt edememektedir. 3. Rüya yorumu: Rüyalarımız içimizdeki arzuların kendini gösterme yollarından biridir ve incelenmeleri gerekir. Böylece travmalar ve çatışmalar ortaya çıkarılarak çözülebilir. Şunu biliyoruz ki rüyalarımız neyse biz oyuz ve biz neysek rüyalarımız da odur.